Kaia Choudler

"Kane'ye açılmak zorundasın Miranda. Yoksa ona 'elveda' dersin. Kane çapkın ve okuldaki tüm erkekler gibi Beth Manning için ölüyor." dedi Kaia. En yakın arkadaşının yalnız kalmasını istemiyordu. Aslında onu ilgilenmdiren Miranda'nın yalnızlığı değildi. Kendisi sürtüğün teki olduğundan, Miranda'nın hala 'bakire' olması sinirini bozuyordu. "Kaia, senin sorunun ne? Kane'ye aşığım. Bunu saklamıyorum ama... Anla işte. Ben sen değilim. Gerçi Adam konusunda sende pek cesur sayılmazsın." Miranda bunları söyledikten sonra gözlerini Kaia'nın üstünden çekti ve uzaklara doğru bakmaya başladı. Paketinden yeni bir sigara çıkardı. Yaktı ve derin bir nefes çekti. "Kaia, sence Bayan Deleporé yokluğumuzu fark etmişmidir?" diye sordu konuyu dağıtmak için. Kaia'da bundan şikayetçi değildi hani. Adam hakkında konuşmak istemiyordu. Ya da erkeklerden. Aslında o sadece ektiği geometri dersinin keyfini çıkarmak istiyordu. "Hayır, fark etmemiştir Miranda. Zaten tek yaptığı tahtaya sorular yazmak ve bizim bu soruları yazıp-çözdüğümüzü sanmak. Ama Bayan-Süper-Zeka-Beth elbetteki tam bir inek gibi bunları yapıyordur." dedi ve kahkahalarla güldü. Miranda da ona katıldı. İşte hayat buydu. Onlar gerçekten arkadaştılar. Miranda, Kaia'nın kendini beğenmiş, şımarık sürtüğün teki olduğunu; Kaia ise Miranda'nın kendine güvenmeyen ama eğlence konusunda bir uzman olduğu biliyordu. Birbirlerini tamamlıyorlardı. İkisi de bundan rahatsız değillerdi. Zaten tek ortak yönleri vardı. Grace, Kaliforniya'dan ayrılmak ve New York'a gitmek. Ama bu asla mümkün olmuyordu. Kaia ve Miranda sigaralarının içerken tanıdık bir ses onalra seslendi. "Selam bayanlar!" Kaia ve Miranda birbirlerine bakıp gülümsediler. İkisi de gelenin Isabell olduğunu anlamışlardı. "Hey, selam Isabell." dedi Harper. "Senin şu anda fizik dersinde olman gerekmiyor mu?" Isabell tek kaşını havaya kaldırdı. "Kaia Choudler ve Miranda Stevens, sizin de şu anda Bayan Deleproé'nin geometri dersinde olmnan gerekmiyor mu?" Kaia ve Miranda 'evet' anlamında başnı salladıktan sonra Miranda "Otur ve bize bu sefer nereye gittiğini, neler aldığını anlat. En azından kafamız dağılır." Isabell bunu duyduğunu çok sevinmiş olacak ki, elleriyle küçük bir alkış (ya da onun gibi bir şey) yaptı ve anlatmaya başladı. "Bu sefer New York'daydım kızlar. Victoria's Secret çekimlerine gittim. Gece barlarda coştum ve eğlendim. Tabii Harper'in tarzında. Daha sonrada Gucci ve Dolce&Gabbana tasarımlarını satan bir mağza buldum ve orada ne bulduysam aldım. Central Park'ta bir konsere gittim ve o akşam grubun solisti ile beraber oldum. Bu gezinin en güzel yanıysa, annem ve babam yoktu!" Isabell sözlerini tamamladığında Harper ve Miranda'nın ağzı bir karış açık kaldı. "Nasıl yani? Tüm bir ay boyunca ailen olmadann New York'u feth mi ettin? Vay anasını sayın seyrciler!" Isabell "Dahası da var Miranda. Size de oradan harika şeyler getirdim." dedi. Üç kız kahkahalara boğulurken öğlen yemeği zili çaldı. Kaia; Adam, Kane, Beth ve Harper'in yemek sırasına hemen girdiklerini, daha doğrusu onlar için sıraya girmelerini istedikleri yalakların sıraya girdiklerini düşündü. Daha sonra da hemen Haven Lisesi yemekhanesine gitti. Yemek listesine bakınca, eziklere acısı ve seksi bir biçimde güldü. İlerleyince karşısında Adam, Beth, Kane ve Kaia'nın onları beklediğini gördü. "Selam, hadi sıraya girelim de uslu olalım." dedi Isabell alaycı bir tavırla. Okulun en popüler yedilisi olarak gülüştüler ve en öndeki sıralara geçtiler. "Selam Heidi. Benim için neler var bakalım?" diye sordu Kaia. Yemekhane görevlisi Heidi ona bir kase diyet salta, taze sıkılmış portakal suyu, patates kızartması ve tavuk verdi. Harper gülümsedi ve gitti. Diğerleri de yemeklerini aldıklarında, yemekhanenin en harika masasına oturdular ve sohbet ederek yemeklerini yediler.</FONT>

Adam ve Beth, bu sefer öpüşmek ya da konuşmak yerine kavga ediyordu. "Beth, bu çok mu anormal? Sen benim sevgilimsin ve okuldaki tek bakir erkeğim. Senden bir şeyler beklemem çok mu tuhaf?" Adam çok sert konuşmuştu. "Bana bu konuda kızdığına inanmıyorum Adam! Sekse çok merkalıysan Kaia ya da Isabell'in yanına git! Çünkü bu iş artık bitti." Beth Adam'ı terk etmişti. Arabadan hemen indi. Adam çok sinirliydi. Eve gitmek yerine Harper'in evine gitti. Ne de olsa ezelden beri arkadaştılar. Ona bunları anlatacaktı. Kaiaların evinin kapısına kıracakmış gibi vurdu. Kapıyı Kaia açtı. "Adam, burada ne işin var senin?" diye sordu Kaia. Bu işten memnundu. İlk defa Beth ile gelemişti. Kaia şaşkın ifadesini bozmadan gülümsemeye çalıştı. Adam'ı deliler gibi istiyordu. Daha önce birçok kişi ile yatmıştı. Ama Adam'ı hep beklemişti. Kaia, Adam ile alalakalı ahlaksız düşünceler içindeyken Adam "Müsait misin?" dedi. Harper bu cümleyi yalnız mısın der gibi kurduğunu anladığından kapının önünden çekildi. Adam içeri girdi. "Bir sorun mu var?" diye sordu Kaia. Adam bir şey söylemedi. Kaia'nın odasına doğru yürüyorlardı. Odaya girdiklerinde Adam "Beth ile ayrıldık." dedi. Kaia bu kez gerçekten şaşırmıştı. "Ne? Ne oldu, anlatasa Adam!" dedi. Adam olan herşeyi en ince detayına kadar anlattı. "Ondan sadece on dakika istemiştim. Moralim çok bozuk Harper." diye sözlerini tamamlayan Adam, oldukça bitkin ve arzulu görünüyordu. Kaia, bir an için Adam'ı istediğini vermesi gerektiğini düşündü. Seks. İkisi de istediğini alırdı. Adam bakir olmaktan çıkar, Kaia'da Adam'ı elde etmiş olurdu. "Sana neyin iyi geleceğini biliyorum." dedi Kaia ve Adam'ın dudaklarına yapıştı. Adam, Kaia'nın öpücüğüne karşılık vermişti. Daha sonra Kaia üzerindeki geceliği çıkardı. Adam'da üzerindekileri çıkardı. Daha sonra birleştiler. Kaia, Adam'ın bunu yapacağını hiç sanmamıştı. Ama olmuştu. Artık resmen tek bedendiler. Adam, bu işi iyi biliyordu. İşleri bittiğinde Adam Kaia'yı şoka sokacak o son cümleyi söyledi. "Yıllarca aradığım kişi senmissin Kaia, seni seviyorum." Daha sonra onu uzun uzun öpmütü. Daha sonra ikisi de uyuya kaldılar.

Betimleme ; 25/10
Akıcılık ; 20/10
İmla Kuralları / Yazım Yanlışları ; 15/10
Uzunluk ; 10/12
Renkler ve Paragraf Düzeni ; 20/15
Hayal Gücü ; 10/5
Puan:62.

• Açıkçası basit bir rpgdi. Betimlerin azdı. betimleme konusunda kendini geliştirmen gerek.
  Renklendirme göz yormuyordu ama ne bileyim... Pembe tonalır fazla uymamıştı gibi. Hayal gücü kesinlikle geliştirilmeli. Unutmayalım ki ''RPG'''in temekli ''Hayal Gücü'' ve ''Betimlemedir''.