Bu gece Aurélia ve Crystal evde yalnızlardı.. Anne ve babalarının sabaha kadar sürecek bir toplantısı vardı. Ama hiç bişey fark etmedi. Crystal ve Aurélia her zaman yaptıkları şeyleri yapıp, uyudular daha doğrusu uyumaya çalıştılar.
Saat 00.00 olmuştu. Normalde Crystal ve Aurélia bu saatlerde uyuyor olurlardı. Crystal, Aurélia'in uyuduğunu zannediyordu. Taki Aurélia bir Of çekene kadar.. Crystal odasının diğer tarafında yatan kardeşine baktı.. Aurélia kara kara düşünüyordu.. Pencereden dolunayı seyrediyordu.. Önceden Crystal ve Aurélia dolunayı izlemekten büyük keyif alırdı. Ama artık hiçbir şey ikisinin de dikkatini çekmiyordu. Eskiden birlikte çok eğlenirlerdi. Ama artık o kadar çok sorunları vardı ki..
Crystal her ne olursa olsun, hayatta tek güvenebileceği kişinin kardeşi olduğunu biliyordu. Bu yüzden kardeşinin yanına gidip, yanına oturdu. Birlikte bir süre dolunayı seyrettiler. Sustular. Oda o kadar sessizdi ki, ikisininde heyecanlı bir şekilde atan kalpleri duyulabiliyordu. Crystal suskunluğu bozdu.
"Sıkıldım artık."
Aurélia'in cevap vermesine gerek yoktu. Tüm dertleri yüzünden anlaşılıyordu zaten. Tekrar sessizliğe bürünmüştü oda. Crystal tüm gecenin böyle geçeceğini düşünmüştü, ta ki bir tıkırtı duyana kadar..
Aurélia ile yerlerinden kalkıp, asalarını aldılar. Sessiz bir şekilde merdivenden inmeye çalıştılar.
Sırasıyla salona, mutfağa ve banyolara baktılar. Ama hiç bir şey yoktu. Sonra o ses tekrar duyuldu. Crystal anlamıştı. Ses dışarıdan geliyor diye düşündü.. Crystal'in içinde kötü bir his vardı. Bu yüzden Aurélia'i koruması gerektiğini düşündü. Eğer birine bir şey olacaksa, bu olan Crystal'e olmalıydı. Aurélia' e değil. Crystal kardeşini her şeyden çok seviyordu. Eğer ona bir şey olursa yaşayamazdı..
Bu yüzden Aurélia'e ;
"Sen burda kal. "
Dedi. Ama Aurélia burada bekleyecekmiş gibi gözükmüyordu.
"Senin dışarı çıkıp, tek başına orada her ne var ise, bakmana göz yumacağım öyle mi?
Hayır, hayır.. Bende seninle geliyorum."
Crystal, kardeşinin böyle diyeceğini tahmin etmişti. Bu yüzden koşarak bahçeye çıktı. Kapıyı kapattı.
Bu Aurélia'in dışarı çıkmasına engel değildi. Zaten Aurélia'e engel olamayacaktı.
Bahçe çok karanlıktı. Görünürde bir şey yoktu. Her yer sessizdi sadece kargaların "Gak" larını duyuyordu ama bu bile Crystal'in endişelenmesine sebep oluyordu. Etrafında ne olduğunu görmek istedi.
"Lumos"
Biraz da olsa aydınlıktı artık. Birden sol taraftan ses geldi. Hemen soluna baktı.
Uzaktaki çalılıkların oradan bir yüz gördü. Ama o Crystal'i görmemişti. Crystal'in olduğu tafara bakmıyordu.
Crystal tam bir plan düşünmüşken Aurélia koşarak geldi. Koşarken Crystal diye bağırıyordu. İşte bu çalılıkların arkasındaki adamın dikkatini çekmişti.
Adam koşarak Crystal ve Aurélia'in yanına geldi. Adamın kirli siyah bir teni vardı. Aylardır yıkanmamış gibi pis kokuyordu.
Crystal pis insanlara tahammül edemezdi.. Crystal asasını çıkarıp bir büyü yapacaktı ki adam ondan önce davranıp;
"Petrificus Totalus"
Crystal hareketsiz kaldı. Ve sadece Aurélia'e
"Koş."
Diye bağırabildi. Aurélia koşarak içeri girdi. O kadar hızlıydı ki adam onu yakalayamadı.
Daha sonra Crystal adamın yaptığı büyüleri duyamadı. Ama çok fazla acı çekiyordu. Her ne büyüsü yapıyorsa, Crystal'in acı çekmesini sağlıyordu.Daha sonra Crystal tamamen bilincini kaybetti.
Uyandığında kendini St. Mungo Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlıklar Hastanesi'nde buldu.
Gözünü açar açmaz Arcene'i gördü. Sağına baktı, annesi ve babası tartışıyorlardı. Arcene ;
"Uyandı."
Annesi ve babası hemen Crystalin yanına geldi. Aurélia ise ağlıyordu. Korkmuştu.
Crystal;
"Neler oldu? "
Hillary ise;
"Bu konuyu daha sonra konuşuruz canım."
Crystal gözlerini kapadı. Dinlenmesi gerekiyordu..